Yağmur yağıyor.
Uyandığımdan beri, kanlı bu kemikleri dağıtıp duruyorum. Dağıtıyor, topluyor ve tekrar dağıtıyorum. Hep... hep aynı şekil, aynı yer.
Yağmur yağıyor.
Ufak, küçük, kanla lekelenmiş kemik parçalarının ahşap zemindeki tıkırtısı yağmurun sesinde boğulup gidiyor.
Yakında... yakında, bizi aramaya başlayacak, bizi bulacak. Yakında, her şey değişecek.
Yağmur... yağıyor.
No comments:
Post a Comment